10 Aralık 2006

Lilith



Simge Kadın… LİLİTH

Şeytanın karısı, Karanlıklar tanrıçası, çocuk katili, erotik düşlerle erkekleri baştan çıkaran, tohumlarını çalan güzeller güzeli, ulaşılmaz kadın. Kadınlara mal edilmek istenen tüm kötülükler onda... Ama doğrusu bu mu?.

Alev alev kızıl saçları, büyülü bakışları var, konuştuğu zaman dolgun dudaklarından bal akıyor ve erkekler ona dayanamıyorlar... Onun adı: Lilith... Adı, İbranicede "geceye ait olan" anlamına geliyor. Bana; günümüzün kozmetik ilanlarında, podyumlarda, sahnelerde görüp özendiğimiz “femme fatale” kadınları çağrıştırıyor, Lilith... Geçmişimizdeki tüm kötülük simgesi erkekler korkunç görünüşlü, ikiyüzlü, iğrenç ve ürkütücü iken, kötülükleri temsil eden kadının güzel, seksi ve çüretkar olması ilginçtir…

Eski bir yahudi efsanesine göre o, Adem’in ilk karısı... Ancak Adem’e isyan ediyor, cenneti terk ediyor, şeytanın karısı oluyor, erotik rüyalarla erkekleri ayartıp tohumlarını çalıyor, yeni doğan çocukların canını alıyor; ortaçağda büyücü ve cadı oluyor! Yani erkeklerin arzuladığı, kadınların nefret ettiği bir dişi şeytan Lilith... Aslına bakılırsa bütün suçu haklarını savunan özgür, akıllı, seksi ve çok güzel bir kadın olması... Arzunun, dişiliğin ve yasak ilişkilerin simgesi. Çok zengin bir geçmişi var, üstelik 19. Yüzyılda dini kimliğinden kurtularak sanatta, edebiyatta, her alanda inanılmaz bir esin kaynağı oluyor, Dante Gabriel Rosetti’nini Lady Lilith tablosunda onu kızıl saçları ve muhteşem dekoltesiyle görüyoruz. Bu kadar da değil, her devirde onunla ilgili o kadar farklı öyküler anlatıldı ki, internette sadece adını yazmanız yeter, onunla sınırsız bir serüvene başlamak için!

Ama biz Lilith ile önce Hz. Adem’in ilk eşi olarak tanışalım...

Özgürlüğü adına cenneti terk ediyor...

Kutsal kitapta iki kez anlatılıyor yaradılış.. Genesis, yani Yaradılış bölümünü okumaya başladığınızda iki bölüm arasındaki çelişki dikkatinizi çeker...İlk kısımda deniyor ki, “Ve Tanrı insanı kendi suretinde yarattı, onu Tanrı suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı". Bu bölümde kadın ve erkeğin aynı zamanda aynı topraktan yaratıldığını görüyoruz. İkinci kısımda ise Tanrının önce erkeği tozdan (ya da çamurdan/kilden) yarattığı, daha sonra kaburgasından kadını yarattığı anlatılıyor. Eski bir yahudi efsanesine göre bu ilk kısımdaki kadın, Lilith... Ancak Tanrının topraktan yaratıp cennete koyduğu bu ilk çift, Lilith’in eşitlik isteği, Ademi’n ise her alanda söz sahibi olmakta direnmesi yüzünden kavga etmeye başlıyorlar. Sorunun en büyüğü ise, sevişme sırasında kimin üstte olmasıyla ilgili...Adem kendini bereketli gökyüzüne; Lilith’i de ürün veren toprağa benzeterek üstte sevişmekte ısrarlı... Sonunda Lilith, Tanrı’nın söylenmemesi gereken adını anarak cennetten çıkıp göğe yükseliyor. Lilith’in kendi haklarını arama uğruna cenneti bile gözden çıkardığını öğreniyoruz böylece... Sonra ne mi oluyor?.. Artık yeri dışlanmışların arasında olan Lilith çevresindeki cinlerle ve şeytan ile ilişkiye girerek onlardan çocuklar doğuruyor. Bu arada Adem de tanrıya yakararak karısını geri istiyor. Lilith’in geri getirilmesi için Tanrı meleklerinden üçünü, Sanvai, Sansanvai ve Semangelof’u görevlendiriyor. Üstelik Lilith geri dönmezse her gün yüz çocuğu öldürülecektir. Bu tehdide rağmen Lilith cennete dönmüyor ve hamilelerle yeni doğan çocukların düşmanı olmaya yemin ediyor. Sadece üç meleğin adını taşıyan muska ve tılsımlarla korunan çocuklara dokunmayacağına söz veriyor. Adem için de Havva yaratılıyor, kocasına bağımlı olsun diye erkeğin kaburga kemiğinden hem de...

Lilith, yerini alan Havva’yı kıskanıyor, evliliğin ve doğan çocukların düşmanı oluyor. Şeytanın yılan şekline bürünüp Havva’ya yasak meyveyi yediriyor, cennetten kovulmalarına neden oluyor, kendisi gibi lanetlenen Adem’in oğlu Kabil’e kanın gücünü tanıtarak vampirleri yaratıyor...

Lilith ile zaman içinde yolculuk...

Kanatlarını açmış, ters yönlere bakan iki aslanın üzerinde, kuşa benzer tırnaklı ayaklarıyla dikilmiş duruyor... Çevresinde onu temsil eden baykuşlar görülüyor. Bu, M.Ö. 2000 yılına ait Sümerlerden kalma bir sanat eseri.

Genelde Yahudi efsanelerine mal edilen Lilith’in geçmişi aslında çok eskilere dayanıyor; İran, Babil, Sümer, Meksika, Yunan, Arap, İngiliz, Alman ve doğu efsanelerinde farklı adlarla da anılsa hep onunla karşılaşıyoruz. Sümer ve Babil mitolojilerinde rüzgar tanrıçası Lilitu olarak buluyoruz onu, sonra tarih boyunca bize çeşitli adlarla eşlik ediyor... Babil’de İştar’ın tapınak fahişesidir o. Babil’in kötü tanrıçası, hamilelerin düşmanı bebeklerin ölümüne yol açan Lamatşu’ya da geçiyor Lilith’e ait özellikler, ya da Lamatşu’dan Lilith’e... Ve yüzyıldan yüzyıla, bir bölgeden ötekine atlayan Karanlıklar Tanrıçası Lilith’imiz her gittiği yerde başka bir adla anılıyor. Kimi zaman da Seba Melikesi ve Troyalı Helen gibi efsanevi ve mitolojik kişiliklerle özdeşleştiriliyor. Filistinliler aracılığı ile Yunanlılara geçtiğinde ürkütücü tanrıça Hekate oluyor... Orta çağ Avrupası’nda ise o şeytanın eşi, sevgilisi ve annesi olarak anılıyor. Zamanına, toplumlara ve inanışlara göre tüm kötülüklerin toplandığı değişik kimliklere bürünüyor: Kimilerine göre gecelerin kraliçesi, baykuş kadın olmuş (oysa baykuş bilindiği gibi güzel sanatların simgesi, yani yaratıcılığın!?), Havva’yı baştan çıkaran yılan olarak tanımlanmış (tıb biliminin simgesi, yani iyileştirici!!). Kimileri için cinselliğin ve feminizmin simgesi; kimilerince de bebeklerin canını alan ve saf ruhları kendine çeken bir canavar...

Lilith’in kimliği...

Anlaşılacağı üzere, hangi adla anıldıysa anılsın Lilith, çağlar boyu kadınlara yakıştırılabilecek bütün olumsuz özelliklerin taşıyıcısı olmuş: Baştan çıkarıcı, fahişe, cadı, vampir, cinlerin başı, gece canavarı onun ünvanlarından bazıları. Ancak Lilith bir başka açıdan da, saf ve edilgen, cinselliği ancak yasak meyveyi tadınca öğrenen Havva’nın tersine, başından itibaren gücünün ve cinselliğinin bilincinde ve yeri geldiğinde bu gücü dilediğince kullanmaktan çekinmeyen bir dişi....

Aslına bakılırsa Kutsal Kitap’ta Lilith karşınıza, haklarını savunan özgür bir kadın olarak çıkarılıyor... Erkeklerin Tanrı adına belirledikleri düzene karşı çıkıyor. Var olan düzeni ve bu düzen içinde kendisi için belirlenen rolü reddetme cesaretini gösterebiliyor, sevişme sırasında üstte olma hakkını savunması da özgürlüğünün sınırlarını çok belirleyici. Bu özgürlüğü koruma adına cenneti bile terk etmeyi göze alabiliyor, Tanrı’nın gönderdiği melekleri geri çeviriyor; ancak verdiği sözü tutarak bu üç meleğin adını gördüğü her yerde bebeklere dokunmuyor. Bu arada her gün 100 çocuğunun yok edilmesine göz yumması da ilginç.

Lilith onu gizliden gizliye arzulayan ama ona düşman gibi görünen erkekleri çok korkutuyor. Din adamları, erkeklerin zayıflıklarını saklamak adına, bir simge olarak çizdikleri Lilith’in kişiliğinde seksi, güzel ve eşitlik arayan tüm güçlü kadınları yüzyıllar boyunca acımasızca karaladılar. Lilith’in böylesine lanetlenmesinin, dışlanmasının, suçlanmasının ardında yatan gerçek bu; erkekleri büyüleyen, baştan çıkaran, peşinden sürükleyen ama onlara teslim olmayan güçlü kişiliği... Erkekler ona karşı koyamıyor ve özgürce yaşadığı cinselliğine dayanamıyorlar... Bu yüzden Lilith kara ayla özdeşleştirildi, varlığı tehlikeli ilan edildi ve onun tarafından baştan çıkarıldığı iddia edilerek Orta Çağ’da nice kadınlar cadılıkla suçlanıp yakıldı. Ama orta çağ sonlarından başlayarak yavaş yavaş zaman da ondan yana oldu ve erkeklerin beyninden nefreti sildi. Adına şiirler yazıldı, öyküler anlatıldı; güzelliği tablolarda canlandırıldı, şarkılar bestelendi.

Modern çağlara gelindiğinde Lilith’i feminizmin simgesi olarak görüyoruz . Lezbiyenler de Lilith’i bayrak olarak açtılar. Bu isimde dergiler çıktı, kafeler açıldı, kozmetikler üretildi, sadece kadın müzisyenlerin katıldığı "Lilith Fair” adlı gezici müzik festivali düzenlendi, "ideal kadın" olarak tanımlanan uslu Havva gibi olmak istemeyen kadınlar, tepkilerini dile getirmek için kız çocuklarına Lilith adını verdiler. Aslında onlar toplumda erkeklerle eşit koşullarda yerini alan günümüzün özgür kadınları. Onları her yerde görebilirsiniz, kızıl saçları, dolgun dudakları ve keskin bakışları ile aramızda dolaşıyorlar.

KUTU

Kutsal kitabın ilk kısmında sözü edilen kadın inanışa göre Lilith. Yüzyıllardır din adamları ve araştırmacılar tarafından tartışılan Lilith'in geçmişi. tektanrılı dinlerden çok daha öncesine, eski Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanıyor. Sümer ve Babil mitolojisinde Lilitu isimli bir tanrıça var. Ama Lilith isminin bu tanrıçadan mı yoksa Sami dillerinde 'gece' anlamına gelen 'leyl'den mi türetildiği tartışmalı. Gılgamış Destanı, Kabala, Talmud, Ölü Deniz Tomarları, Tevrat gibi mitolojik ve dini metinlerde de Lilith'in ismi geçiyor. Bu metinlerde de kendisinden kötü bir cin, gece canavarı olarak bahsediliyor. Musevilik öncesi ve sonrası Yahudi mitolojisinde de Lilith'in önemli bir yeri var. Bu inanışın etkileri Hristiyanlıkta da sürmekte. Bilinen en eski Lilth efsanesi Ben Sira Alfabesi denilen yazı türüyle yazılmış, bu Adem'in ilk eşinin yani Lilith'in öyküsü.

Aydan Sümercan

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home